"Biz ki Melik-i
Turan, Emir-i Türkistan'ız, biz ki Türk oğlu Türk'üz; biz ki milletlerin en
kadimî ve en ulusu Türk'ün başbuğuyuz!"
Güneş ufuktan beliriyor. Güneşin ilk ışıklarıyla gösteriyor
kendisini Çubuk ovası. Bulutlar sanki doğunun sevincini batının feryadını
haykırıyor. Ovada bir sessizlik, bir durgunluk var. Sanki ‘’Tarih bunu da
yazar’’ diyen bir mırıldanma var rüzgârın esişinde. Bir yiğit görünüyor ovanın
bir ucunda. Atının şaha kalkışından, attığı okun süzülüşünden, heybetinden
anlaşılıyor. Bozkırın üç atlısından biri bu. Hindistan’dan Anadolu’ya İslam’ı
duyuran Türk’ün başbuğsu Timur bu. "Gökyüzünde nasıl bir tek tanrı varsa
yeryüzünde de bir tek hükümdar olmalı. Tengri, Türk'ü korusun!" diyerek
arkasından geliyor ordusu. Bir tarafını dağa verip bekliyor usulca. Ardından
bir gürültü kopuyor. Ovanın bir diğer ucundan bir atlı görünüyor, dörtnala
koşan bir atlı. Korkusuzca gelişinden, ordusunun tekbir getirişinden
anlaşılıyor. Vekili olduğu şanı yüce Peygamber’in adını Balkanlara duyuran
Bayezid bu. Dörtnala koşuyor Bayezid’in aslanları, koşuyorlar korkusuzca. İki
Türk cihangirini karşılıyor Çubuk ovası. Dünya durmuş sanki yer gök bu savaşı
izliyor. Fetvalar okunuyor her iki tarafta. Nihayet bir sessizlik çöküyor ovaya
ki bozuyor sessizliği Bayezid’in aslanları. İlk saldırmanın şerefine erişemeyen
Timur buna kayıtsız kalmıyor elbette. Sürülüyor önden 32 fil. Mahşer meydanına
çevriliyor bir anda Çubuk ovası. Her vuruşta bir Türk ölüyor, öldükçe ölüyor.
Allah Allah sesleri yükseliyor tepelere, yükseliyor göklere; yazılıyor tarihe,
Çin’in İslam’la şereflenmesini engelleyen, Şehr-i İstanbul’un fethedilmesini 51
yıl geciktiren savaş, Osmanlılarla Timurluların savaşı. Gün geldi bitti savaş,
Timur galip, Bayezid esir. Bayezid esaret yıllarında göz yumuyor Osmanlı’ya,
göz yumuyor hayata. ‘’Mekânı cennet olsun’’ diyor bütün Türkler hep bir ağızla.
Timur ise bundan tam iki yıl sonra Şaban’ın on yedinci, şubat ayının on
dördüncü günü Çin sınırlarında, ölüm döşeğinde bir bir geçiyor gözünün önünden
hayatı. Hindistan fethedilmez denildi, fethedildi. Anadolu’ya gelinmez denildi,
gelindi. Bayezid yenilmez denildi, yenildi. Fakat sonu? Gözyaşlarıyla dökülüyor
ağzından o kelime: ‘’Hiç’’. Namağlup hükümdar ölüme karşı koyamamıştı. Tarihe
not düşülüyor bir kez daha ‘’ Türk Türk’ü incitmez’’.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder